24 Şubat 2009 Salı

ANTAKYA'NIN "YAŞAMSAL SORUNLARI" MASAYA YATIRILDI.

“Uygarlıklar Kenti Antakya ve Yaşamsal Sorunları” konulu Panel, Antakya Kent Akademisi’nin organizasyonunda 22 Şubat pazar güzü, Antakya Belediyesi Oda Tiyatrosu’nda gerçekleşti.
-
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Serhan Ada’nın, sağlık sorunları nedeniyle katılamadığı Panel’e konuşmacı olarak; Antakya Kent Akademisi Başkanı Dr.Nihat Eraslan, MKÜ Öğretim Üyesi Doç.Dr.Hüseyin Türk ve David Çağan katıldı.
*
Antakya’daki etnik yapıların kökenleri ve gelişimleri üzerine konuşan David Çağan, bölgedeki demografik yapının ciddi anlamda bozulduğuna işaret ederken, şöyle konuştu:
*
Şöyle denilebilir ki, bundan 100 sene önce Anadolu’da her 3 kişiden biri Hıristiyan iken bugün bu oran her bin kişiden biri şekline dönmüştür. İşte bu bin kişiden biri olan bu kişileri de ancak İstanbul’da, Antakya’da Mersin’de ya da Mardin’de bulabiliyoruz. İşte bu nedenden dolayıdır ki, bizler eğer ki o bin kişiden birini ya da birilerini Antakya’da bulabiliyorsak, kendimizi şanslı olarak adlandırmalıyız.
*
Bugün Antakya’da 25-30 dolayında Yahudi kaldı. Hıristiyanların da durumu Yahudilerden parlak bir durumda değil. Onlar da yavaş yavaş erimekteler. Bu anlamda iki büyük etnisiteden bahsedebiliyoruz. Bunlar, Sünni ve Alevi kesimler. Onlarda içlerinde Arap ve Türk olarak ayrılıyorlar. Toplumdaki bu katmanlar arasındaki ilişki bugün iyi bir durumda. Ama bundan 25-30 sene önce, 1980’li yıllarda, köşe başları tutulmuş, mahalleler birbirinden ayrılmıştı. Bunun da tabi sorgulanması lazım. Bu yaşananların özeleştirisi de muhakkak yapılmalı. Çünkü bu olaylar belki felaketlere yol açmadı, bir Maraş ya da bir Çorum gibi… Ama olabilirdi de! Bunun için özellikle de sivil toplum kuruluşlarının, üniversitenin, yerel yönetimlerin bu konuda toplumları paralel toplumlar olmaktan çıkarıp, birbiri ile kaynaşan, birbirini tanıyan, birbirine saygı gösteren toplumlar hale gelmeleri için çalışmaları gerekiyor.
*
Bir kavram var, oldukça popüler bir kavram bu. Ona da değinmek istiyorum. ‘Hoşgörü’ Bu kelime birçok kişi tarafından ama bilinmeden kullanılıyor diye düşünüyorum. Açıkçası kimse ‘hoş görülmek’ istemiyor… Yani sanki bir durum var ve birileri muziplik yapıyor da diğer taraf onu hoş görüyor" dedi.
*
Toplumların bir arada uyum içinde yaşayabilmeleri için sivil toplum kuruluşlarına, üniversiteye ve yerel yönetimlere büyük görevler düştüğünü ifade eden David Çağan, “Umarım Antakya’nın bu yapısı daha fazla tahrip olmaz, aksine daha iyi bir yönde gelişir ve ilerler” dedi.
*
Antakya Kent Akademisi Derneği Başkanı Dr. Nihat Eraslan ise konuşmasında, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Antakya’nın, 1939 yılında Türkiye’ye ilhak olduğu tarihe kadar büyük bir hareketliliğe, iç ve dış göçlere, ticaret bağlantılarına sahne olmuş, Anadolu’dan güneye ve Ortadoğu’ya, Asya ve Mezepotamya’ya kadar farklı uygarlıkların kesişme ve buluşma noktası olmuş, tarih içinde önemini her daim koruyabilmiş bir kent kimliği ile yaşadığını söyledi.
*
Ardından Mustafa Kemal Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Doç.Dr Hüseyin TÜRK Antropoloji ve Antakya Kültürü adlı sunumunda Antakya'nın kültürel mozaiğinden örnekler verdi.
*

Panelistlerin konuşmalarının ardından, toplantı, soru-cevap şeklinde devam etti.
_____
Anta Haber Ajansı/ http://www.antahaber.tr.cx/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder