
*
Akbaba açıklamasında, “Türkiye’de nitelikli öğretmen yetiştirme alanında çok önemli bir boşluğu dolduran, öğretmen hareketinin gelişiminde son derece önemli payı olan Öğretmen Okulları 16 Mart 1848 yılında kuruldu. Bu yıl öğretmen okullarının kuruluşunun 161. yıldönümü kutlanıyor. Öğretmen okullarını kapatan siyasi iradenin takipçisi olanlar, tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi Öğretmen Okulları’nın önemine yönelik açıklamalar yapacak, kutlama mesajları yayınlanacaklar. Ancak bir taraftan “övgü dolu” açıklamalar yapılırken, Türkiye’de öğretmenlik mesleğini her geçen gün geriye götüren politika ve uygulamaların neden tercih edildiği sorusu muhtemelen yine yanıtsız kalacak. Medreselere alternatif olarak kurulan Rüştiye mekteplerine Batılı anlamda öğretmen yetiştirmek için açılan Darülmuallimin'in, aradan 161 yıl geçmiş olmasına karşın, öğretmen okullarının Türkiye eğitim sistemindeki yeri hala boşluğu doldurulabilmiş değildir. 161 yıl önce atılan ve Cumhuriyetle birlikte sürdürülen cesur ve kararlı adımlar, özellikle son otuz yılda yürütülen piyasacı eğitim politikalarıyla, öğretmen yetiştirmeyi sıradanlaştırmış, öğretmenlik mesleğinin saygınlığı her geçen azaltılmıştır. Eğitimin sorunlarının güzel binalar, şık formalar, teknolojik yatırımlar, bilgisayar donanımları sayesinde çözebileceğini sanan siyasi iktidarlar, eğitimin en önemli unsuru olan “Öğretmen Yetiştirme” sorununa yeterince eğilmemiş, sonuçta yürütülen bilinçli politikalar sonucu ortada ne öğretmenlik mesleğinin saygınlığı ne de öğretmen olmak için yanıp tutuşan idealist gençler kalmıştır. Aksine, öğretmenlik mesleği bugün, neredeyse bütün üniversite mezunlarının yapabileceği sıradan bir iş haline getirilmiştir. 161 yıl önce kurulan öğretmen okullarının sayesinde öğretmenlik cazip hale getirilebilmiş, en seçkin öğrenciler öğretmenlik mesleğine hazırlanabilmiştir. Oysa eğitime, çocuklarımıza çok daha fazla önem vermek gerektiğinin sık sık vurgulandığı son yıllarda, öğretmenlik mesleği ve onuru da hayatımızdaki pek çok şey gibi “işgücü piyasası”nın ihtiyaçlarına feda edilmiştir.
*
Öğretmen okulları gibi ülkenin aydınlanmasına, kalkınmasına büyük katkı sağlayan eğitim-öğretim kurumları, tıpkı Köy Enstitüleri gibi politik kararlarla kapatılmıştır. 1980’li yıllarla birlikte, serbest piyasa sistemine uygun öğretmen yetiştirme politikaları benimsenerek, eğitimde esnek çalışma biçimleri bütün kurallarıyla uygulanmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. Esnek istidam eğitim sistemi içinde giderek yaygınlaşmış, yüz binlerce öğretmen güvencesiz olarak çalıştırılmaya başlanmıştır. Bugün eğitim sistemimiz içinde bulunduğu bütün sorunlara karşın hala ayakta durabiliyorsa bunu, öğretmen okullarından yetişen öğretmenlerimize, “komünist yuvası” diye kapatılan Köy Enstitüleri’ne borçludur. Eğitim sistemimiz, Öğretmen Okulları deneyiminin, Köy Enstitülerinin atmış olduğu temel sayesinde bugünlere kadar gelebilmiştir. Bugün bu kurumları tekrar hatırlamak, “Nitelikli Eğitim için Nitelikli Öğretmen” anlayışını hayata geçirmek için mücadele eden Eğitim Sen’in ve yüz binlerce eğitim ve bilim emekçisinin hem görevi, hem de boynunun borcudur” dedi.
______
Anta Haber Ajansı/Murat ALTUNÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder