30 Haziran 2009 Salı

YALÇIN; "EMEKÇİLER KENDİ GÜCÜNE İNANMALI"

KESK Dönem Sözcüsü Kemal Yalçın, emekçilerin kendi güçlerine inanması gerektiğini vurguladı.

Yalçın açıklamasında, “Türkiye Kamu-Sen, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, Türk-İş, Hak-İş, TESK, TİSK ve TİM, "Kriz varsa çare de var" adında başlattıkları kampanya 4. adımıyla açıkça siyasi iktidarı destekleme kampanyasına dönüşmüştür. Kampanyanın bileşenleri açısından sorunlu olduğunu, kriz karşısında mağdur durumda olan emekçileri temsil etme iddiasına sahip sendikaların, bizzat krize yol açan mevcut iktisadi politikaların ilk elden savunucusu konumundaki sermaye kesimini temsil eden örgütlerle birlikteliğinin bir skandal olduğunu daha önce kamuoyuna duyurmuştuk. Ancak kampanya geldiği son noktada “Gücüne İnan” sloganıyla ifade ettiği her argümanda siyasi iktidarın krize ilişkin hazırladığı paketlere, özellikle son teşvik paketine bir güzellemeye dönüşmüştür. “Gücüne İnan” sloganı etrafında sıralanan argümanlar ise kriz koşullarında Türkiye gerçeklerini anlatmaktan uzaktır

Kampanyanın basın metninde “Bugün 740 milyar dolar milli gelirimizle, 132 milyar dolar ihracatımızla, Dünya’nın en büyük 17. ekonomisiyiz; Avrupa’nın en büyük TV üreticisi Türkiye’dir; Avrupa’nın en büyük tekstil üreticisi Türkiye’dir; Avrupa’nın en büyük vitrifiye üreticisi Türkiye’dir; Demir-çelik ve seramik üretiminde Avrupa üçüncüsüyüz” denilerek “Gücüne İnan Türkiye” sloganı öne çıkarılmaktadır. Oysa gerçek oldukça farklıdır: Avrupa’da işsizlik oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir; Gelir dağılımının Avrupa’da en bozuk olduğu ülke Türkiye’dir; Emekçi haklarının ve örgütlenme özgürlüğünün Avrupa’da en çok kısıtlandığı ülke Türkiye’dir. Demokratik standartların Avrupa’da en düşük olduğu ülke Türkiye’dir. Bu basit tartışma bile sermaye kesiminin Türkiye’si ile emekçilerin Türkiye’sinin ne kadar farklı olduğunu göstermek için yeterlidir. Durum böyleyken doğası gereği emekçilerin hak ve çıkarlarını temsil etmesi gereken ‘sendikaların’ bu kampanyada hâlâ neden yer aldıklarını anlamak mümkün değildir. Sendikaların görevi AKP’nin sermayeyi kollayan paketlerine böyle bir kampanyayla payanda olmak değil, kriz karşısında emekçilerin taleplerinden oluşan bir “Emek Paketi” etrafında birliği sağlamaktır; 29 Kasım’da ve 15 Şubat’ta emekçilerin 100 Binlerle ortaya koyduğu tepkiyi genişleterek büyütmektir. Türkiye emekçileri, sermaye kesiminin gücüne değil, kendi güçlerine inanmalıdır. Evet, Kriz varsa çare de vardır: Çare emekçilerin sadece kendi güçlerine güvenerek verecekleri örgütlü mücadelededir” dedi.
*
AnTa Haber Ajansı / Murat ALTUNÖZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder