Hatay Demokrasi platformu bileşenleri, önceki gün, hasta tutukluların sorunlarına dikkat çekmek ve serbest bırakılmalarını talep etmek için Eğitim-Sen Hatay Şubesi önünden ulus alanına kadar sloganlarla pankartlarla yürüdü ve bir basın açıklaması yaptı.*
KESK, ESP, Halk Cephesi, İHD, Sosyalist Parti, DTP, Alınteri, TÖP, SEH, Antakya Demokratik Kültür Sanat Derneği’nin oluşturduğu Hatay Demokrasi Platformu adına konu ile ilgili basın açıklamasını okuyan İHD Hatay Şubesi Genel Sekreteri Av. Adnan Eryılmaz, sistemin kendisi gibi düşünmeyeni yok sayma tecrit ve hatta mümkünse yok etme politikasına karşı tutuklu ve hükümlülerin yalnız olmadığını göstermenin bir insanlık görevi olduğunu düşündüklerini söyledi, Türkiye’de cezaevlerinde 19 siyasi tutuklu ve hükümlünün ölüm sınırında tahliye edilmeyi beklediğini ifade etti.
*
2008’de hazırlanan İD raporuna göre cezaevlerinde 37 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirdiğini, sadece bu yılın başından beri cezaevlerinde Mustafa Elçi, Gurbet Mete, Hasan Kert, Beşir Özer, Recep Çelik ve son olarak da İsmet Ablak’ın yaşamını yitirdiğini belirten Eryılmaz, “Bu ölümlerin ana kaynağı F tipi cezaevleri 
ve bu cezaevlerinde uygulanan tecrittir. Çünkü iktidar sessiz imha olarak adlandırılan bir politikayı uygulamaya devam ediyor. Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor, ettirilmiyor. Bunun için de hapishanelerden tabutlar çıkmaya devam ediyor. Bunlardan biri öleceği kesinleşinceye kadar tahliye edilmeyen Yılmaz Keskin’dir. Öleceği kesinleşince tahliye edilen Yılmaz Keskin, bir hafta sonra ölmüştür. Ve yitirilen bu mahpusların arkasının geleceğini, Güler Zere, Halil güneş’in, Samet Çelik’in Erol Zavar’ın, Yusuf Kaplan’ın Hayati Kaytan’ın, M.Ali Çelebi’nin ve isimlerini defalarca haykırdığımız onlarca mahpus bulunmaktadır. Mahpusların ölümüne seyirci kalınmaması gerektiğini düşünüyoruz. Adli Tıp Kurumu’nun taraflı davrandığını, mahpusların ölümünde en büyük sorumluluğun mevcut adli tıp idaresinin anlayışında olduğunu belirtmek isteriz” dedi.
ve bu cezaevlerinde uygulanan tecrittir. Çünkü iktidar sessiz imha olarak adlandırılan bir politikayı uygulamaya devam ediyor. Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor, ettirilmiyor. Bunun için de hapishanelerden tabutlar çıkmaya devam ediyor. Bunlardan biri öleceği kesinleşinceye kadar tahliye edilmeyen Yılmaz Keskin’dir. Öleceği kesinleşince tahliye edilen Yılmaz Keskin, bir hafta sonra ölmüştür. Ve yitirilen bu mahpusların arkasının geleceğini, Güler Zere, Halil güneş’in, Samet Çelik’in Erol Zavar’ın, Yusuf Kaplan’ın Hayati Kaytan’ın, M.Ali Çelebi’nin ve isimlerini defalarca haykırdığımız onlarca mahpus bulunmaktadır. Mahpusların ölümüne seyirci kalınmaması gerektiğini düşünüyoruz. Adli Tıp Kurumu’nun taraflı davrandığını, mahpusların ölümünde en büyük sorumluluğun mevcut adli tıp idaresinin anlayışında olduğunu belirtmek isteriz” dedi.*
Anta Haber Ajansı Murat Altunöz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder