Halkevleri Antakya Şube Başkanı Eylem Mansuroğlu, yaptığı yazılı açıklamada 1980’in 12 Eylül’ünde, sabaha karşı dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye Masası Sorumlusu Paul Henze, Başkan Jimmy Carter’ın kulağına “bizim çocuklar başardı” diye fısıldadı.Aynı saatlerde yani 12 Eylül 1980’de sabaha karşı radyodan Kenan Evren “Türk Silahlı Kuvvetleri Türk Milleti adına ülke yönetimine el koymuştur” diyordu. Evet, ABD’nin çocukları başarmıştı. Yükselen devrimci hareketi, hakkını arayan yüz binlerce işçiyi, üniversite öğrencisini durdurmak, ezmek, yeni liberal politikaları hayata geçirmek, toplumu gericileştirmek için acilen duruma el koyulması gerekiyordu. ABD emperyalizmi böyle istiyordu. Yıllarca devrimci harekete karşı gerek devletin resmi kurumlarıyla, gerekse sivil faşist örgütlerle mücadele eden egemenler askeri cuntayla tamamen yönetime el koydular. Dedi.
*
Mansuroğlu; “Darbeyle birlikte 1 milyon kişi gözaltına alındı, 7 bin kişi idamla yargılandı, 17 devrimci asıldı, 171 kişi işkencede öldü, 300 kişi “belirsiz” nedenlerle hayatını kaybetti, 30 bin kişi yurt dışına çıkmak zorunda kaldı, filmler yasaklandı, dergiler, gazeteler, sendikalar, siyasi partiler kapatıldı.ABD emperyalizminin, IMF’nin, Dünya Bankasının, TÜSİAD’ın sömürü politikaları, 24 Ocak kararları 12 Eylül faşizmiyle hayata geçirildi. Her türlü hak arama yöntemi yasadışı hale getirildi. Grev hakkı, sendikalaşma hakkı zorlaştırıldı. Bu yüzden darbeyi sermaye sahipleri sevinerek karşıladı. İş adamı Halit Narin, darbenin hemen ardından, "Şimdiye kadar hep işçiler güldü, şimdi sıra bizde, " sözünü boşuna söylemiyordu.Kürt halkına dönük imha ve inkâr politikaları 12 Eylül’den sonra açık terör yöntemleriyle uygulanmaya başladı. Binlerce köy boşaltıldı, insanlar zorla göçe zorlandı. Irkçı milliyetçilik, Kürt düşmanlığı topluma dayatılmaya çalışıldı. Başta 1982 Anayasası olmak üzere, demokratik hak ve özgürlükleri yok eden, ordu ve polisi sınırsız yetkilerle donatan, yargıyı daha da bağımlı hale getiren onlarca yasa ve yönetmelik bu dönemin eseridir.
*
Kontrgerilla 12 Eylül’den sonra daha da kurumsallaştı. Ülkemiz sürekli savaş rejimiyle yönetildi. 12 Eylül’den sonraki 28 yılda onlarca faili meçhul, gözaltında kayıplar, aydınlara, devrimcilere, gazetecilere, Alevilere, Kürtlere dönük saldırılar egemenlerin sürekli politikası haline geldi. Ülke ekonomisi IMF’den, AB’den emir almadan yönetilemez hale geldi” dedi.
*
Anta Haber Ajansı Murat Altunöz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder