24 Kasım 2009 Salı

DİSK; "SESSİZ VE SEYİRCİ KALMYACAĞIZ"

DİSK Genel – İş Sendikası Hatay Şubesi, Konfederasyonumuz DİSK’ in Başkanlar Kurulunun sonuç bildirgesini kamuoyu ile paylaştı…

DİSK Genel-İş Hatay Şubesi Başkanı Mehmet Güleryüz, DİSK Başkanlar Kurulunun sonuç bildirgesini açıkladı. Yapılan açıklamada, “DİSK Başkanlar Kurulu; Türkiye’nin ekonomik kriz, işsizlik, demokratik özgürlükler ve Kürt sorununun çözümüne yönelik sorunların yol açtığı, koşullar altında toplanmıştır. Hükümet bu sorunları sadece sermayenin talepleri doğrultusunda aşmak istemekte, başta işçi konfederasyonları olmak üzere diğer sosyal tarafların bu konudaki görüş ve önerilerini dikkate bile almamaktadır. Bu nedenle Hükümetin izlediği politikalar geleceğe umutla bakmamızı engellemektedir. Bütün dünyayı çok ciddi biçimde etkileyen ekonomik kriz döneminden geçiyoruz. Dünyanın pek çok ülkesinde milli gelirdeki gerileme durmuş, işsizlik yerini küçük de olsa istihdam artışına bırakmıştır. Türkiye’de ise AKP iktidarı krizden az etkilendik yanılsamasına sıkı sıkıya sarılmıştır. Ekonomik verilerin aksine eksik ve yanlış bilgilendirmeler topluma empoze ettirilmektedir. AKP hükümetinin işini kolaylaştıran en büyük yardımcısı ise toplumun büyük çoğunluğunu ilgilendiren temel ekonomik sorunlar yerine sürekli yeni gündemler yaratılmasıdır. Baskılar, yaratılan korkular, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanması giderek baskıcı-otoriter bir yönetim yaratma konusunda bu ülkenin insanlarını etkilemekte, gerçek gündemin gün yüzüne çıkması engellenmektedir. Bu ülkenin işsiz bırakılan, ağır koşullarda çalışmaya mecbur edilen, enflasyonun altında yaşamaya mahkum edilen emekçileri; yüzde 27’si işsiz olan gençleri, ayırımcılığa tabi tutulan kadınları, güç koşullarda okuyan öğrencileri, büyük sıkıntılarla yaşayan emeklileri, kısacası bu toplumun ezilenleri daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük daha çok iş, daha çok aş ve gerçek adalet istiyorlar. Hayat pahalılığına son verilmesini talep ediyorlar. Bu sorunların bu ülkenin gerçek gündemi ve gerçek sorunları olmadığını kim iddia edebilir? Bir ülke düşünün ki, istihdama 15 aydır tek bir kişi eklenmemiştir. Sanayi üretimi 14 aydır istikrarlı olarak gerilemiştir. Sanayi kapasite kullanımı 23 aydır sürekli düşerek 7 yıl önceki seviyesine gerilemiştir. Bir ülke düşünün ki, kriz döneminde ortalama ücretler yüzde 15’lere gerilemiştir. Buna karşılık temel tüketim ürünlerinin fiyatları yüzde 8, gıda ürünleri yüzde 9, kira ve diğer konut harcamaları yüzde 16 oranında artmıştır. Krizden önceki dönemde bir kilogram ekmek fiyatı 1.85 TL iken bugün 2.10 TL’ye yükselmiştir. İşten çıkartılanlar aileleriyle birlikte sosyal korumadan, sigorta desteğinden yoksun bırakılmıştır. Bir ülke düşünün ki, yöneticileri dünyanın 17. büyük ekonomisi olmakla, G-20 ülkelerine dâhil olmakla övünsün. Ama her sabah uyandığında yiyecek yemeği olmayan 1 milyon 400 bin vatandaşa ve resmi olarak yoksul ilan edilen 12 milyon 170 bin kişiye sahip olsun. Bir ülke düşünün ki, bütçe harcamaları milli gelirin dörtte birine ulaşsın ama yoksullukla mücadele programına sahip olmasın. Krizin 1. yılındayız. Fakat AKP hükümeti krize karşı tutarlı, kalıcı, bütünsel ve güven verici toplumun çoğunluğunu kavrayan politikalar izlememekte ısrar etmektedir.

Milyonlarca insanın kaderini piyasanın insafına terk etmiştir. Sosyal taraflara sırtını çevirmiştir. DİSK bir yıl önce, daha krizin ilk işaretleri görülmeye başladığında, Ağustos 2008’de “sosyal tedbir” taleplerini hükümete iletmiş ve kamuoyuyla paylaşmıştır. Ekim 2008, Kasım 2008’de ve Ocak 2009’da “Sosyal Program” krize karşı kapsamlı tedbir paketini tartışmaya açmıştır. Yasa gereği katıldığımız diyalog toplantılarında hükümete sunmuştur. Fakat Hükümet emeğin taleplerini hiçbir şekilde dikkate almamıştır.

Tam tersine AKP iktidarı “kriz dönemini emeğin elde kalmış kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik bir fırsat” olarak görmüştür. Bu nedenle, kayıt dışı istihdam yüzde 50 sınırına dayanmışken, kuralsızlık, ağır sömürü en üst noktaya varmışken, bu sorunları çözeceğine, sendikal harekete kilit vuran ve yok etmeye çalışan, işçilerin “kiralanması” mantığı üzerine kurulu “Özel İstihdam Büroları”nı yeniden gündemine almıştır. Yıllardır talep ettiğimiz, asıl amacı dışında kullanılmaması gereken İşsizlik Sigortası Fonu işçilerin ve çalışanların lehine yeniden düzenleneceğine, bir gece operasyonuyla sermayeye kaynak olarak aktarılmak istenmektedir. “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” gibi politikalarla, esasen sağlık ve sosyal harcamaları bir maliyet unsuru olarak gören iktidar sağlık alanında tam bir kaos yaratmıştır.

Bu değerlendirmeler ışığında; 19 Kasım 2009 Perşembe günü toplanan DİSK Başkanlar
Kurulumuz aşağıdaki kararların kamuoyuna açıklanmasına karar vermiştir:
Kriz bahane edilerek tam bir sendika düşmanlığı sürdürülmektedir. Özel olarak bu sendikasızlaştırma saldırısı DİSK üzerinde yoğunlaşmaktadır. Tüm işkollarında işçilerin DİSK üyesi sendikalarda örgütlenme istekleri acımasızca işten çıkartılarak sürdürülmektedir. Örgütlenme çabalarımız arttırılarak sürdürülecektir. Yapılan saldırılar işçi direnişleriyle cevaplanacaktır. Bu nedenlerle Sinter Metal işçileriyle, İzmir’deki Kent AŞ işçileriyle, Tuzla’daki tersane işçileriyle, Düzce’de metal işçileriyle, sağlık, taşımacılık, hizmet, lastik, dokuma, madencilik, gıda, basın, banka, büro, sinema/sanat, toprak, tarım, kağıt, inşaat, konaklama ve diğer işkollarındaki emekçilerle dayanışmalar güçlendirilecek, direnişleri desteklenecektir. Hükümetin açlık sınırı altında yaşamaya mahkûm ettiği, taleplerine sırt çevirdiği emeklilerin örgütlenme çabalarına ulusal ve uluslararası yeni dayanışma kanalları oluşturulacak, verdikleri mücadeleye aktif destek sağlanacaktır. Bunun yanında süren hukuk davaları tam bir “savsaklama sürecine” dönüştürülmüştür. Yasal olarak iki ayda sonuçlanması gereken davalar ayları, yılları bulan sürelere yayılmaktadır. DİSK olarak bu sürece “Geç gelen adalet, adalet değildir!” ilkesiyle ulusal ve uluslararası bir bilgilendirme çalışması başlatılacak, bu konuya her alanda müdahil olunacaktır.

Bu konuda Adalet Bakanlığı’nı göreve çağırıyoruz. Dinletmelerle uğraşmak yerine bu sorunların çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. 2821 ve 2822 sayılı yasalarda yapılmak istenen çalışmalar kaosa doğru gitmektedir. Bir yanda iki yıl önce TBMM’ye sevk edilmiş bir yasa, diğer yandan Çalışma Bakanlığı’nca hazırlanan yeni bir yasa, öte yandan da “tarafların uzlaşması” adı altında yeni taslak oluşturma çabaları vardır. DİSK olarak ILO normlarını kapsayan, yasaksız, barajsız, bir sendikalar yasasına kavuşana kadar mücadelemiz sürecektir. Demokrasinin yerleşip, korunmasında en büyük güç örgütlü topluma inançtır, onun yaratılmasıdır. Bu nedenle, çalışanların, işsizlerin, emeklilerin, gençlerin, kadınların örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. 25 Kasım 2009 Çarşamba günü başta KESK olmak üzere, kamu emekçilerinin yapacakları uyarı grevleri bütün işçileri ve emekçileri yakından ilgilendirmektedir. DİSK olarak bu uyarı grevlerini aynı gün saat 11.00’de bütün işyerlerinde “AKP halka hesap ver!” adı altında baştemsilciler tarafından okunacak bildirilerle destek verilecek, kitlesel basın açıklamalarına katılınacaktır. Bütün işçileri, emekçileri, yoksulları, ezilenleri eyleme destek vermeye davet ediyoruz. Türkiye’de krizin derinleşmesinden bu yana bir yıl geçmiş, krizin bedeli kitlesel işsizlik, hayat pahalılığı, ücret kayıpları biçiminde işçi sınıfına, emekçilere ve yoksulların üzerine yıkılmıştır. Eylül 2008’den bu yana işsiz sayısına 1 milyon 200 bin kişi eklenmiş, reel ücret kayıpları yüzde 15’lere ulaşmıştır. İşsizlik ve haneye giren gelirin azalması geçim sorununu ağırlaştırmıştır. Sanayi üretimi 14 aydır gerilemeye devam etmektedir. AKP hükümeti resmi bütçe taslağında ekonominin 2009’da yüzde 6 küçüleceğini beyan etmiştir. 2009 bütçe açığı mevcut bütçe gelirleriyle karşılanamayacak düzeye çıkmıştır. Bütçe, sağlık yardımlarının artırılması, eğitime daha fazla kaynak ayrılması ve sosyal harcamaların artırılması nedeniyle açık vermiş değildir. Tam tersine bu alana aktarılan kaynaklar azaltılırken, faiz ödemeleri ve kamu ihaleleri yoluyla sermayeye kaynak aktarılmaya devam edilmiştir. AKP hükümeti 2010 yılı bütçe tasarısını Meclis’e sunmuştur. Ama bu tasarı, krize karşı sosyal bir bütçe olmaktan çok uzaktır. Bütçede birinci öncelik faiz ödemelerine verilmiştir. Aşırı derecede artan bütçe açığını kapatmak için hayati önem taşıyan temel tüketim ürünleri arasında yer alan akaryakıt, konut, elektrik, doğalgaz ve ulaşıma yüzde 30’a varan zamlar yapmaya başlanmıştır. Ücretlere yüzde 4 artış yaparken, temel tüketime yüzde 30’larda zam öngören bu politikalar geçim sorununu dayanılmaz hale getirecek, işçileri, emekçileri ve geniş halk kitlelerini çok daha fazla yoksullaştıracaktır. DİSK, bugünden başlamak üzere işten çıkarılmalara ve zamlara karşı
“AKP ELİNİ EKMEĞİMDEN ÇEK! ZAMLARA HAYIR!” içerikli bir kampanya başlatılmasını kararlaştırmıştır. Krizin sonuçlarının, AKP’nin sermaye yanlısı uygulamalarının faturası yine işçi ve emekçilere kesilmek istenmektedir.
Bunun sonuçları ülkemiz ve halkımız için yıkıcı sonuçlar doğuracaktır. Bu böyle sürdürülemez! Bu doğrultuda işçi sınıfı gerektiğinde üretimden gelen gücünü kullanmaktan çekinmeyecektir! Türkiye, işsizlik, yoksulluk, eşitlik ve özgürlük gibi gerçek ihtiyacı ve gerçek gündeminden uzaklaştıkça, AKP baskıcı ve otoriter yeni bir iktidar biçimini uygulamaya çalışmaktadır. Son günlerde, yargı ve hukuk alanında yaşanılan tartışmalar toplumda derin kaygılar yaratmaktadır. Yaygın bir şekilde ve hukuk tanımadan yapılan dinlemeler, muhalif sesleri ve kendi hegemonyası dışındaki medyayı cezalandırarak susturma girişimleri, baskıcı ve otoriter bir korku topluma yaratmaya yönelmiştir. DİSK demokrasi dışı tüm girişim ve arayışların karşısında bir örgüt olarak, bireysel hakların korunması, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla hayata geçirilmesi yolunda mücadelesini sürdürmekte kararlıdır” denildi.

Anta Haber Ajansı Murat Altunöz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder